http://www.hocam.com/
http://www.hocam.com/ çok güzel bir sosyal site gerçekten merak ediyorum 🙂
http://www.hocam.com/ çok güzel bir sosyal site gerçekten merak ediyorum 🙂
SONSUZ BOŞLUK
Bugün yine yalnızdım
Sensiz ,kimsesiz ,
ıssız kişiliğimle
Elimde çayım oturuyordum balkonumda
Yine yalnızdım Belki de hep öyle kalacaktım…
Seni unutmak acı veriyor bana istemesem de
Düşünüyorum yalnızlığı
Bulamıyorum cevabını
Çünkü sen yoksun
Yine yalnızdım Belki de hep öyle kalacaktım…
Kitabım ,çayım ve yalnız kendi kimliğimleydim o gece
Evet evet yalnız kendi kimliğim
Peki neden? Yine yalnızdım
Soruyorum doktoruma ,deliriyorum hergün hergece…
Çünkü sen yoksun
Bir tek ben mi böyleyim acaba?
Neden bunu araştırmıyorum?
Neden sormuyorum insanları bir kenara çekip cevabını?
Yoksa istemiyor muyum?
Belki de korkuyorumdur
bir tek kendimin yalnız olmasından
Neden bu kadar çok korkuyorum ki yalnız olmaktan?
Beni bırakıp gittiği için mi?
Yine yalnızdım
Belki de hep öyle kalacaktım…
GÖZLERİN SOKAK İSİMLERİ
gözlerin,
sokak isimleri bu akşam,
adımladığım..
batan güneşti sarı saçların,
şiirimdi şiirin,
martı çığlıklarında..
istanbul &nb sp;’ da
kışın hüzünlere döndüğü sularda,
yudumluyorum özlemini,
yüreğimde yüreğin,
gözlerin?
ben de değil..
şimdilik..
geliriz, gün olur geliriz..
kuş kanatlarında..
belki..
zamanlar çalıp,
adanmış zamanlarımızdan..
gelmesek bile, benim gözlüm,
gelemezsek,
geldik sayarız en azından,
geometrik dizilerde çoğaldıkça hayallerimiz..
sen..
limanıma yanaşan bir gemiden,
kaçak bir yolcu gibi inen,
gözlerimden, özlem özlem dökülen,
kimliğindeki adı …… olan kadın..
yalnızlığıma ne kadar yakıştığının
farkında mısın?
FARKIMDA MISIN?
belki bir çiçeğin yaprağı kanamaktadır
bir yerlerde şimdi.
belki bir yerlere kar yağmaktadır.
üzülme ve ağlama, benim gözlüm,
yokluğundan, yıkılmışsa bir yanım,
bir yanım ayaktadır..
Bana da yol göstersene, Deniz feneri,
Denizi istiyorum hepsi bu,
Bu o kadar zor mu?
Zor mu baharın ilk güneşiyle yanmak,
Kadehleri,
Şerefe tokuşturmak bir akşamüstü,
Tabelalara bakmadan yani,
Birkaç yüreği harmanlayacak,
Bir yer bulmak,
Ve savrulmak,
Nereden nereye bilmeden,
Huzur kumsalında,
Çakıltaşlarına karışmak,
Kumlara adını yazmak mesela,
Ya da uçsuz bucaksız ufuklara,
Oldu olası başka şey görmemiş,
Bir mendireğin gözüyle bakmak,
Ağların kokusuna ağlamak,
İçin için,
Yollarca yol,
Dağlarca dağ,
Saatlerce zaman olmak,
Sönme! ..yolumu aydınlat,
Susma! söyle;
Sevmek bu kadar zor mu ha?
Bu kadar zormu be deniz feneri?
Gecenin derinliğine bakıyorum,
Yıldızlar ne kadar da mutlu görünüyorlar.
Gökyüzünün kanatları arasında koşuyorlar
Ve işte o zaman
Kalbimin derinliklerinde
Fırtınalar kopuyor
Neden ben de yıldızlar kadar hür,
Onlar kadar mutlu olamıyorum?
Yaralanmış bir kuş gibi
Çırpınırken mutlu olmak için
Her çırpınışımda bir adım daha
Mutluluktan uzaklaşıyorum…
|
Nasıl yanıyor içim…
Şimdi gelsen;
"Geldim" desen,
Sevinecek halim yok…
Yorgunum…
Yoruldum…
"Bir umut" desen, veremem…
Aşkına yenik düştüm,
Bu yüzden bütün üzüntüm…
Kan damladı gözlerimden…
Seni Çok Sevdim ben…
Bunu inkâr edemem…
………………………………….. ………
" BİTTİN… GİTTİM… "
≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡BİTTİN≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡ ≡≡≡≡≡≡≡
▲▲▲ …Beni Bırakma… ▼▼▼
Alev aldı içim,
Gitmiştin…
Halden anlamaz,
Hasretin kapkara pencereleri,
Anlatsam da halimi…
Seni nasıl beklediğimi,
Eskimeyen ümidimi,
Söz geçmeyen yüreğimi…
Kalbim sana kopmuş, kırıp kafesini…
Dili çözülmüş gecelerin,
Büsbütün hüzün…
Acının mevsimi güz,
Sanki isteyerek tükeniyoruz…
Avuçlarında,
Son yolculuğu ellerimin…
Bırakma…
………………………………….. ………
" GİTTİN… BİTTİM… "
≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡BİTTİM≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡≡ ≡≡≡≡≡≡≡
Sen, yalnızlığa inat bütün bir geceyi, sevgilinin düşüyle geçirebilir misin?
Gelmeyeceğini bile bile, sanki her an kapıdan girecekmiş gibi gözünü
kırpmadan sabaha kadar bekleyebilir misin? Bugüne kadar ne yaşadıysan
yaşadın. Bunların hepsinden sıyrılıp, özünü asla yitirmeden yeni bir
kimlikle başka dünyalar kurup yeni hayatını mutlu kılmak için uğraşabilir
misin? Yağmurun altında aklında sevgilin, dudağında onu anlatan bir şarkıyla
mırıldanarak saatlerce yürüyebilir misin? Oysa herkes kaçmaktadır yağmurdan.
Seni ıslatanın aslında yağmur değil aşk olduğunu anlayabilir misin? Yüreğini
cesurca açıp, bazen ağlamayı, bazen ümitsizce beklemeyi, bazen öfkelenmeyi ve herkesin huzurlu olarak nitelediği sakin, beklentisiz, sürprizlere kapalı hayatını terk etmeyi göze alabilir misin? Nefes almanı zorlaştıran,
yüreğinin yerinden fırlayacak gibi çarpmasına neden olan, hoş ama zaman
zaman da sıkıntı verici o heyecanı, saklamaya ya da azaltmaya çalışmadan her zaman taşıyabilir misin?
Özlemin, küçücük bir kordan, kentleri yakacak kocaman bir yangına dönüşmesine izin verebilir misin? Elde ettiğin her şey senin olsun. Sen yarın için hayal kurabilir misin? Arzuladığın sevgiliye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edebilir misin? Bunu yaparken bazılarının sana "aptal" deme riskini göze alabilir misin? Hiçbir şey düşünmeden, sadece o anı yaşayıp yüreğini, beynini, bedenini coşkunun ve hazzın kucağına teslim edebilir misin?
Nerede olduğunu, kim olduğunu, kimlerle olduğunu unutup, sıyrılıp kaygılardan dans edebilir misin saatlerce? Hem kendini hem sevgilini hatalarıyla, değiştirmeden kabul edebilir misin? Her güne yeni bir isim verip başka başka anlamlar katabilir misin? Hiç kimsenin görmediği güzellikleri fark edebilir misin? Ruhuna ihanet etmeden, sadece yüreğinin sesini dinleyerek ve yüreğin sana "o" dedikçe onun izinden gidebilir misin?
Söyle, sen gerçekten bana aşık olabilir misin ..?
Kimi sevsem sensin, hayret
Sevgin hepsini nasıl değiştiriyor
Gözleri maviyken yaprak yeşili
Senin sesinle konuşuyor elbet
Yarım bakışları o kadar tehlikeli
Senin sigaranı senin gibi içiyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Senden nedense vazgeçilemiyor
Her şeyi terk ettim, ne aşk ne şehvet
Sarışın başladığım esmer bitiyor
Anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
Dudakları keskin kırmızı jilet
Bir belaya çattık, nasıl bitirmeli
Gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Kapıların kapalı girilemiyor
Kimi sevsem sensin, senden ibaret
Hepsini senin adınla çağırıyorum
Arkamdan şımarık gülüşüyorlar
Getirdikleri yağmur, sende unuttuğum
Hani o sımsıcak iri çekirdekli
Senin gibi vahşi öpüşüyorlar
Kimi sevsem sensin, hayret
İn misin cin misin anlamıyorum…
Zor geliyor
insana kaçması dertli bir aşktan zor geliyor
Başlamak herşeye sil yeni baştan istemiyor
Kendini boşluğa fırlatıp atmak istemiyor
Eski vir aşkı tadında bırakmak
Baktım o güzel yüregide kapadım deli aşklara
Zalim beni attığın gibi atamam seni bir kenara
İnsan unutur üzenleri Allah unuturmu hiç
Hain perişan gönüllere ilacım beni sende iç
Umurumda mı bana verdigin acının süresi
Yüreğimdeki nefretin bile sana yok gidesi
Arkandan ağladım ama yalan oldu söylediklerin
Maziden korkmadım ama sıradanmı istediklerim
Ne olursun uyma şeytana çıkacak bak söylediklerim
Beni zalim belledin ama yeri cennet tüm meleklerin
Bir öLü geLecek evine yarın
GözLerinde yarım kaLmış arzuLar
DaLıp hayaLine hatıraLarın
Duracak kapında sabaha kadar…
Duyunca kapının çaLındığını
KorkuLu gözLerLe dışarı bakma!
Bütün odaLarın yak ışığını
Benim kaLdığım odayı yakma.
SiyahLarı giyin de pencereye çık
Aç kapıyı korkma yabancı değiL
Bir öLü ki yaşıyor, gözLeri açık…
ÖLüm seni sevmekten acı değiL
Aradı bu öLü hayatı sende
Öldü artık, sevsen de sevmesen de…
SENI SEVDIĞIMI BIRGÜN ANLARSIN
Gitme
figan düşer denizlere sular çekilir
yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime
bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır
boynunu büker sabah kervanları kelebekler ölür
gitme
bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk
şaşırır yönünü rüzgarlar
bütün pınarların suyu çekilir
solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm
gitme
öksüz kalır içimdeki imge dağları
saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı
bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez
çiçekler açmaz bahçemde ah be gülüm
Gitme
acılara mahkum olur yüreğim
ardında fırtınalar kalır, ayrılıklar, anılar, yanlızlıklar
boynu bükük aşklar, gözü yaşlı şarkılar
alışamam yokluğuna, yokluğun ölüm
gitme
içimdeki bütün vagonlar devrilir
bir kar yağar istasyonlara, üşürüm
gel gitme sevgilim terketme beni
umutsuz çaresiz bekletme beni
gitme
bütün ormanlar ateşe verilir
kuşlarda gider bu kent de, ölürüm
gitme kal
menevşeler açsın dağlarda
sevince dönüşsün gökyüzü
iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm
yokluğuna alışamam yokluğun ölüm.
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil
Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin
dünyadan ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım HİKMET
Beni bu sevdanın ortasında, deli yağmurların altında bir başıma bırakıp gittiğin zamanlar seni hiç durdurmadım… Yoluna çıkıp hiç, gitme, demedim sana… Beni bırakma, diye yalvarmadım… Her gidişinin ardından sessizliğe gömülüp, seni sonsuza kadar kaybettiğimi düşündüm hep… Bir gün geri gelebileceğine hiç inanmadım…Bu yüzden mucizeydi her dönüşün ve bu yüzden her defasında sana daha sıkı sarıldım… Yıllar geçti aramızdan… Ayrılıklarla sırılsıklam, kavuşmalarla yıldızlı…Şimdi yanımdasın… Ama biliyorum, gideceksin yine… Rüzgar adını çağırıyor… Bu şehrin üzerini yine kara bulutlar sarıyor… Biliyorum, yine deli yağmurlar yağacak üzerime… Yine gizlenecek martılar saçakların altına… Yıldızlar kaybolacak… Biliyorum gideceksin ve ben yine kaybedeceğim yolumu… Biliyorum, deniz kenarında martıların peşinde koşan çoçukluğumu düştüğü yerden kimse kaldırmayacak… Gözyaşlarımı silmeyecek o sevgi dolu, kutsal yüreğin… Biliyorum, gölgen bir İstanbul sokağının arnavut kaldırımıüzerinde ansızın gölgemi okşamayacak… Biliyorum, gideceksin… Ama bu kez sana sevdalı güvercinin yaralı yüreği bu gidişi kaldıramayacak… Belki de bu yüzden hiç yapmadığım bir şeyi yapıyor ve soluk soluğa geçen o yıllar boyunca hiç fark etmediğin bir sırrı ilk kez yüreğine fısıldıyorum: Ben sana çocukluğumdan vurgunum…
A$K
Her ilişki bir bahçeye benzer. Eğer yeşerip gelişmesi isteniyorsa, düzenli olarak su verilmelidir. Beklenmedik hava değişiklikleri kadar, mevsimleri de dikkate alarak özel bakim gösterilmelidir. Yeni tohumlar ekilmeli ve yabani otlar ayıklanmalıdır. Aşkın büyüsünü canlı tutmak için , mevsimlerini anlamalı ve aşkın kendine özgü ihtiyaçlarını gözardı etmemelidir. Aşk ihmale gelmez.. Uzun zamandan beri aşıksanız eğer; Aşkınız daim olsun… Yeni aşık olduysanız ; Aşkınız kutlu olsun… Hala aşık olmayı umud edenlerdenseniz eğer; Boşu boşuna telaşlanmayın, koşuşturmayın, acele etmeyin,olduğunuz yerde kalın… Aşk sizi kendiliğinden bulur.
A$KIM
SENI SEVİYORUM
SEN HEP KALBİMDESİN
HER DILDEN SENI SEVIYORUM DEMEK
SENI SEVIYORUM (Türkçe)
I love you (ingilizce)
ich liebe dich (Almanca) Je t`aime (Fransizca)
Te quiero (ispanyolca)
Ti amo (italyanca)
\’uhibbuki (bayana);
\’uhibbuka (erkege)
(Arapça)
aami tomake bhalobhashii (Bengali)
Volim te (Bosna)
Ngo oi ney (Cantonese)
Indian Chiholloli (Chickasaw)
Ja Tebe Volime (Hirvatça)
dili Jeg elsker dig (Danimarka)
Ik hou van jou (Hollanda); (Felemenk-Hollanda)
Ik zie u graag (Belçika);
Ik zeen a toch zu geire Akoolook (Eskimo)
Ma armasten sind (Estonya)
Mina Rakastan Sinua (Fince)
Je t\’aime; Je t\’adore (Fransizca)
Ta gra agam ort (Irlanda)
Tha gradh agam ort (İskoçya)
s\’agapo\’ (Yunanca)
Ani ohevet otcha (Erkege) (Hebrew)
Ani ohev otach (Bayana)
tumse meine pyar kiya (Hindistan)
Szeretlek (Macaristan)
saya sayang kamu (Endonezya)
Kimi o ai shiteru; Aishiteru; Chuu shiteyo; (Japonca)
Ora omee no koto ga suki da; Watashi Wa Anata Wo Aishithe Imasu Sa rang hae yo (Kore) Te amo (Latince)
dili Saya cintakan mu;
Saya sayangkan mu (Malaya)
Wuo Ay Ni (Kuzey Çin)
jeg elsker deg (Norveç)
Ja cie kocham (Polonya)
Te iubesc (Romence)
Ya tebya lubliu (Rusça)
Te adoro (Ispanyol)
Jag älskar dig (Isveç)
Te Dua (Arnavutça)
Anh yeu em (Bayana) (Vietnam)
Em yeu anh (Erkege)
Tora dust darem (Farsça)
Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın En görkemli saatinde yıldız alacasının Gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan Onu çok arıyorum onu çok arıyorum Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları Bir yerlere yıldırım düşüyorum Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş Tedirgin gülümser Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili Hic bir anı tek başına yaşayamazlar Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte Yansımalar tutmuş bütün sahili Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil Çünkü ayrılanlar hala sevgili Yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık Hava ağır toprak ağır yaprak ağır Su tozları yağıyor üstümüze Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı Karanlık çöktü denize Yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin Kapını bir çalan olmadı mi hele elini bir tutan Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi Tuz parca kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız Attila İlhan Yıllar geçse de üstünden Bu kalp seni unutur mu Kader gibi istemeden Bu kalp seni unutur mu Bir hasretlik yüzün vardı İçimde bir hüzün vardı Söyleyecek sözüm vardı Kalbim seni unutur mu Anlamı yok tüm sözlerin Sensiz geçen gecelerin Yaşanacak senelerin Bu kalp seni unutur mu Bambaşka bir halin vardı Fark etmeden beni sardı Benliğimi benden aldı Bu kalp seni unutur mu Kalbim seni unutur mu Bana aşkı veren sendin Sonra alıp giden sendin Yollarımız ayrı derdin Bu kalp seni unutur mu Oysa düşlerim başkaydı Birden bire yarım kaldı Yaşanacak çok şey vardı Bu kalp seni unutur mu Her gün akşam yastığımda Üşüyorum yokluğunda Yaşıyorum boşluğunda Bambaşka bir halin vardı Fark etmeden beni sardı Benliğimi benden aldı Bu kalp seni unutur mu
Sen Benim … |
Sen Benim YÜREĞİMSİN …
Sen Benim GÖZLERİMSİN …
Sen Benim NEFESİMSİN …
Sen Benim Gecenin Karanlığında Kör Gözlerimsin …
Işığı GÖRMEMİ Sağlayan …
Sen Benim NEDENİMSİN
Yaşama BAĞLAYAN…
Sen Benim GÖZYAŞLARIMSIN
YÜREĞİME damlayan…
SEN Bensin
Ben SENİN
SEN Benimsin
Ben SENİNİM …
SENSİZ Hiçbir Şey
SENİNLE Herşeyim …
SENİ SEVİYORUM !!! …
“Kendine iyi bak” bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasini gizler içinde… "Kendine iyi bak." Çünkü bundan sonra ben yaninda olmayacagim. Olamayacagim. Istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“ “Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak. Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni düsünme. Çünkü ben de seni düsünmeyecegim artik. Arama sakin beni, yazma, çünkü ben yazmayacagim. Sil beni yüreginden, çünkü ben silecegim. Fakat, yasanilan, paylasilan güzel seyler hatirina sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.” "Kendine iyi bak. Aramizda geçen herseye ragmen benden sonra iyi oldugunu bilmeyi tercih ederim. Aslinda bilmem çok önemli degil, iyi oldugunu varsayacagim ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle basbasa, yapayalniz birakiyorum ben. Biliyorum kendini birakacaksin benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslina bakarsan, çok da fazla umursamiyorum." "Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onlari ayirmak, eti tirnaktan ayirmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok aci vericidir, yürek parçaliyicidir. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine Iyi Bak” gözleriyle ayrilirlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizligine bürününceye kadar…" Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine Iyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tirnaktan ayirmak yerine ölümü yeglerler. Onlar bu aciyi bir kezden fazla kaldiramayacaklarini bilirler. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet degil midir aslinda seni seveni, ihtiyaci olani yüzüstü birakip gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluga mahkum edip giderler. Seni parçalara ayirip, en büyük parçayi yanlarina alip giderler. Seni senden alip giderler. Daha kötüsü suçlayamazsin onlari tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet. Suçlatmaz kendini. Savasmadiklari için kizarsin ama suçlayamazsin. Savasmislarsa, yenildikleri için kizarsin ama suçlayamazsin. Yenildigin için kizarsin ama suçlayamazsin… Ayriligin kaçinilmazligina inandirir seni, kendine iyi bak derler ve giderler. Elinden umutlarini, düslerini, sevgilerini alip giderler. Bir tek anilari birakirlar geride, bir de hatirladikça gözyaslarina bogulasin diye unutulmayan nagmeler. Arkalarina bakmadan çekip giderler eger yalniz kalmissan, çünkü insafsizliklarini görmek istemezler. Hersey o saniye orada bitsin, kapansin bu sayfa isterler. Bitti diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. Kirildim ve affedemiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak; derler. Seni istemiyorum artik, hayatimdan çikaracagim ama bil ki hiç unutmayacagim; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Biliyorum çok kanayacaksin ama daha iyisini yapamiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Vicdanlarini rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktir ve o yara asla kapanmayacaktir, bilirler. "Kendine iyi bak" bir noktadir çogu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansin isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki isik, dudagimdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatima renk katan, sen yüregimdeki çarpinti, sen hayatimdaki nesesin. Sen yolumu aydinlatan, sen dert ortagim, sen gönül yoldasim, sen bir tanesin. Kendine iyi bak deme bana. Nokta koyma. Keske böyle yasanmasaydi bazi seyler, keske affedebilsen beni, keske ben de affedebilsem… Keske döndürebilsek zamani geriye. Keske bugünkü aklimizla yasasak herseyi bastan. Nafile… Ama yine de, gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi? Sen eksikken, ben nasil tam olurum? Senden kalan boslugu kimlerle doldururum? Savassak, aramiza giren seytanla olmaz mi? Hani büyük asklar her türlü engeli asardi, hani gerçek dostluklar her sinavi geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanirdi? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek degerler vardi? Hani en büyük zaferler, en kanli savaslarin ardindan kazanilirdi? Bunlarin hepsi yalan mi? Sahiden…, gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi?………. Peki o zaman… Senin istedigin gibi olsun… Öyleyse…Sen de Kendine Iyi Bak. "Kendine iyi bak" derler, kursunu kafana sikip giderler… … |